بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ثُمَّ إِنَّ عَلَيۡنَا بَيَانَهُۥ ١٩

Sonra onu sana açıklamak da bize düşen bir iştir.

– Seyyid Kutub

كـَلَّا بَلۡ تُحِبُّونَ ٱلۡعَاجِلَةَ ٢٠

Hayır hayır! Ey insanlar, sizler şu kısa süreli dünyayı seviyorsunuz.

– Seyyid Kutub

وَتَذَرُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ ٢١

Ahireti gözardı ediyorsunuz.

– Seyyid Kutub

وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ نَّاضِرَةٌ ٢٢

O gün birtakım yüzler ışıl ışıl parlar.

– Seyyid Kutub

إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٞ ٢٣

Onlar Rabblerine bakar.

– Seyyid Kutub

وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذِۭ بَاسِرَةٞ ٢٤

O gün birtakım suratlar da asıktır.

– Seyyid Kutub

تَظُنُّ أَن يُفۡعَلَ بِهَا فَاقِرَةٞ ٢٥

Bel kırıcı bir belaya uğrayacakları kaygısını taşırlar.

– Seyyid Kutub

كـَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِيَ ٢٦

Hayır hayır, can köprücük kemiğine dayandığı zaman.

– Seyyid Kutub

وَقِيلَ مَنۡۜ رَاقٖ ٢٧

Bu hastayı iyileştirecek biri yok mu? diye sorarlar.

– Seyyid Kutub

وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلۡفِرَاقُ ٢٨

Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar.

– Seyyid Kutub

وَٱلۡتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ ٢٩

Çırpınırken ayakları birbirine dolaşır.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu